Etkinlik Detayı
Türkiye Enerji Vakfı Başkanı Hasan Köktaş, Avrupa Birliği´nin (AB) en önemli problemlerinden birinin enerjide yüzde 50 olan dışa bağımlılığının 2035 yılında yüzde 80´e çıkması olacağını ifade ederek, "Ukrayna krizinin arkasında bu gerçeklik vardır" değerlendirmesini yaptı.
Köktaş, Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği´nin (GYİAD) düzenlediği "Türkiye Enerji Sektörünün Bugünü ve Yarını: Enerji Piyasalarında Türkiye´nin Konumu" konulu konferansta, enerjinin, bilinirliği en yüksek ürün olduğunu belirterek, enerjinin günlük yaşamın her alanında var olduğunu söyledi.
Enerjiyi önemli kılan en kritik unsurlardan birinin de dış politikanın en önemli aracı haline gelmesi olduğunu vurgulayan Köktaş, "Bu da enerjiyi normal bir emtia olmasının yanı sıra çok farklı bir noktaya taşıyor. Dünyanın hiçbir yerinde maliyet bazlı fiyatlanmıyor. Spekülasyona çok açık. Savaşların huzursuzlukların kaynağı enerji aslında. Sadece nihai tüketim ürünü değil aynı zamanda ciddi bir hammadde" diye konuştu.
Dünya nüfusunun 2030´larda yaklaşık 8 milyar olmasının beklendiğini belirten Köktaş, bu nüfusun önemli kısmının OECD ülkeleri dışındaki ülkelerden olacağını söyledi.
Köktaş, dünya ekonomik büyüklüğünün ise yaklaşık 170 trilyon dolar olacağını belirterek, dünyanın Batı Avrupa merkezli siyasi güç odağının hızlı şekilde Asya Pasifik´e kayacağını anlattı.
Enerjinin önemli kısmını bugüne kadar OECD ülkelerinin tükettiğini, bundan sonra OECD ülkeleri dışındaki ülkelerin tüketeceğine dikkati çeken Köktaş, bugünkü enerji tüketiminin yüzde 40 artacağını aktardı.
Uluslararası Enerji Ajansı´nın (UAE) farklı senaryolar için yaptığı projeksiyonlarından da örnekler veren Köktaş, "Söz konusu senaryoların tamamına göre 2035 yılına kadar olan dönemde fosil yakıtların (petrol,doğal gaz, kömür) payları nispeten azalmakla birlikte bu yakıtlar hakim kaynaklar olmaya devam edecektir" dedi.
"Enerji kaynaklarını teminat altına alamayan toplumların sürdürülebilir büyüme şansı yoktur"
Hasan Köktaş, 2010´da yenilenebilir enerji konusunda devrim yaşandığını hatırlatarak, artık ülkelerin teşvikli tarifeler denilen satınalma garantili yöntemlerle yenilenebilir enerji ve yerli kaynaklara teşvik vermeye başladığını, bu sayede yenilenebilir enerjide hızlı bir büyüme trendi yakalandığını söyledi.
ABD´de 2010´dan itibaren ağırlıklı olarak kaya gazı kullanılmasıyla 200-300 yılın üzerinde doğal gaz ve 200 yıla yakın petrol ömrüne ulaşılacağını belirten Köktaş, yeni teknolojinin yeni kaynakları beraberinde getirdiğini anlattı.
UAE verilerine göre enerji sektörüne 2035´e kadar toplam 42,2 trilyon dolar yatırım yapılacağının tahmin edildiğini kaydeden Köktaş, "Yatırımların 17 trilyon dolarının elektrik sektörüne, 9,4 trilyon dolarının petrol, 8,5 trilyon dolarının gaz sektörü, 0,8 trilyon dolarının kömür sektörü ve 6,5 trilyon dolarının ise yenilenebilir enerji sektörüne ayrılması planlanıyor" dedi.
Türkiye´nin dünyada en fazla enerji tüketen 21. ülke, üretim tarafında ise 19. sırada yer aldığına dikkati çeken Köktaş, bu farkın ithalat ve ihracattan kaynaklandığını belirtti.
Dünya enerjisinin yarısını 4 ülke tüketirken, üretim tarafında 5 ülkenin başı çektiğini dile getiren Köktaş, şunları kaydetti:
"Bugün dünyada Kırım olayından tutun da İran, Suriye, Irak… sorunlarının kaynağı hep aynıdır. Enerji kanaklarını teminat altına alamayan toplumların sürdürülebilir büyüme şansı yoktur. Dolayısıyla, bir takım sosyal siyasal problemleri araştırdığınızda arkasında enerjiyle ilgili bu dengesizliklerin var olduğunu görebiliyoruz. Türkiye enerji kaynaklarına çok yakın pozisyonda ama biz o enerji zengini ülkeler arasında değiliz. Venezuella, Suudi Arabistan, Kanada, İran, Irak… bunlar dünya üretiminin yarısına sahip."
"Tarihi günler yaşıyoruz"
Hasan Köktaş, AB´nin kendi içerisindeki problemlere işaret ederek, Avrupa enerji direktifinin ortak bir düzenleme kurulu kurmayı, serbest tüketicilerin limitlerinin sıfıra inmesini yani herkesin kendi tedarikçisini kendisinin belirlemesini öngördüğünü belirtti.
AB´nin en önemli problemlerinden birinin de yüzde 50 olan dışa bağımlılığının 2035´te yüzde 80´e çıkacak olmasından kaynaklandığını dile getiren Köktaş, şunları kaydetti:
"Ukrayna krizinin arkasında bu gerçeklik vardır. ´Daha bağımsız hale gelmeliyiz´ gerekçesiyle 1 haftadır toplantı yapıyorlar ancak geçen günden beri bu toplantı ABD ile beraber yapılıyor. Neden? Amerika´nın elinde kaya gazı teknolojisinden dolayı son derece ucuz ve bol miktarda doğal gaz var ve Amerika bugüne kadar bunun ihracatına izin vermedi. Dolayısıyla Amerika´ya diyorlar ki ´Artık sen bu gazı AB ülkeleriyle sınırlı olmak üzere serbest yap ki biz Rusya´ya dah az bağımlı olalım.´ Dolayısıyla oyunun kuralları yeniden belli oluyor, kağıtlar yeniden karılıyor. Bundan sonra ABD ihracata izin verdiğinde enerjide dünyada yeni oluşumlar, yeni problemler, yeni huzursuzluk kaynakları, yeni anlaşmalar olacak. Bu anlamda çok tarihi günler yaşıyoruz."
"Nükleer enerji, güvenliğimiz ve kalkınmamız açısından olmazsa olmazdır"
Türkiye´ye haksızlık edildiğini ve Türkiye´nin gerçekten parlayan bir yıldız olduğunu söyleyen Köktaş, "2013 sonu itibariyle 239 milyar kilovatsaat elektrik tükettik. Yenilenebilir enerjinin payı oransal olarak artıyor. Toplam enerjimizin yüzde 43´ünü doğal gaz, yüzde 25´ini kömür, yüzde 25´ini hidroelektrik santralinden gerisini de rüzgardan elde ediyoruz. Baktığımızda aslında dengeli bir enerji karşımımız var. Bunları güvenlik altına alabilmenin yolu, nükleeri ilave etmekten geçiyor. Nükleer enerji, güvenliğimiz ve kalkınmamız açısından olmazsa olmazdır" diye konuştu.
Köktaş, 10 yıl öncesinde elektriğin büyük bölümünü kamu üretirken bugün özel sektörün ürettiğini anımsatarak, bunun çok keyif verici bir durum olduğunu ifade etti.
Türkiye´de artık güneş enerjisinin konuşulmaya başlayacağını anlatan Köktaş, Türkiye´nin kişi başı elektrik tüketiminde Yunanistan´ın yarısı, İspanya´nın 3´te 1´i kadar olduğunu ve hala çok büyük büyüme potansiyeli bulunduğuna işaret etti. - İstanbul
Kaynak: AA